Bunları Biliyor musunuz?: Kardeşlikte Güzel Sözün Çok Önemli Olduğunu…

03:14 Posted In
Kardeşlik, birliktelik, iman edenler arasında güçlü bir dayanışmanın olması Allah'ın Kuran'da bildirdiği önemli mümin alametlerindendir. Tüm müminler birbirlerinin kardeşidirler. Onlar Allah'a iman etmiş, Yüce Kuran'a uyan, Allah'a gönülden bağlı insanlardır. Dolayısıyla aralarında güçlü bir sevgi ve dayanışma bulunması gerekir. Müminler güzel ahlaklıdırlar, mütevazidirler, sevgi ve saygı doludurlar. Ancak bu konuda yine de dikkat edilmesi gereken yönler vardır. Allah ayetinde; "Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır…"(İsra Suresi, 53) ifadesiyle bu tehlikeyi bildirmektedir. Ayette bildirilen emre göre, müminler öncelikle birbirlerine karşı sürekli en güzel hitap şeklini kullanmalıdırlar. Ayrıca şeytanın müminlerin arasını bozmak için uğraşmakta olduğunun da bilincinde olmalıdırlar. Müminlerin Allah'ın bu emrine uymamaları aralarındaki birliğin zedelenmesine ve müminler arasında soğukluk oluşmasına neden olabilir. İşte bu yüzden müminlerin konuşmalarına, konuşurken kullandıkları kelimelere son derece itina etmeleri, güzel söz söylemenin Allah'ın bir emri olduğunu unutmamaları gerekir. (Kuran Ahlakı)

Ara Fosil İddiasının Bir Aldatmaca Olduğunu…

"Bazı insanlar fosillerin, Darwin'in hayatın tarihi hakkındaki görüşlerine kanıt olduğunu zanneder. Oysa ki bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir." (Chicago Doğa Tarihi Müzesi, Jeoloji Bölümü Başkanı evrimci Dr. David Raup)

Herhangi bir doğa tarihi müzesini gezen ziyaretçilerin karşılaştıkları en önemli şeylerden biri, yoğun evrim propagandasıdır. Her yerde karşılarına rekonstrüksiyonlar (hayali çizimler) ve hayali atalara ait sahte el yapımı kemikler çıkar. Evrim için hiçbir delil oluşturmayan canlıların fosilleşmiş parçaları, balıktan amfibiye hayali geçişin en önemli "ara formu" olarak sunulur. Aslında açıkça Yaratılış gerçeğini destekleyen ama evrimciler tarafından tersine çevrilerek "evrime en büyük delil" olarak sunulan bir kaburga kemiği büyük bir gururla sergilenir. Bunları inceleyen ziyaretçiler fosillere verilen sahte Latince isimlere bakarak, evrimsel bir gerçekle karşılaştıklarını zannederler. Oysa buradaki amaç, olmayan bir şeyi var gibi göstermektir. Müze ziyaretçileri belki de; evrimi destekleyen tek bir ara fosil bile olmadığının ve milyonlarca yıldır değişmemiş canlı fosillerinin, serginin hemen altındaki depolarda saklandığının farkında değildirler. (Ara Geçiş Açmazı)

DNA kodları art arda sıralandığında Güneş’e 600 kez gidip gelinebilecek bir uzunluk oluştuğunu…

Rabbimiz'in benzeri olmayan yaratmasının delillerinden biri olan DNA, hücre çekirdeğinde bulunan ve vücudun tüm bilgisini taşıyan şifreleri içerir. DNA'daki bilgi hacmini sayısal olarak ifade edecek olursak, 3-5 mikron çapındaki bir hücre içine, toplam 4 metre uzunluğundaki DNA molekülü sıkıştırılmış olarak paketlenmiştir. 100 trilyon hücrenin her birindeki DNA kodları art arda getirildiğinde ise, ortaya çıkan uzunluk, Güneş'e 600 kez gidiş-dönüş mesafesine eşittir. Bilimsel makaleleri ile tanınan moleküler biyolog Prof. Jerry Bergman, verdiği bir örnekte DNA'daki ihtişamlı mühendisliği şöyle vurgulamaktadır:

Sizden, 230 kilometre uzunlukta iki ayrı misina almanızı, bunu çifte sarmal haline getirmenizi ve sonra da bir basketbol topunun içerisine sığacak biçimde paketlemenizi istediklerini varsayın. Ayrıca, bu çifte sarmalın fermuar gibi açılıp kopyalanması gereksin... sonra kopyalanan parça dışarı çıkartılsın ve bu sırada misinalar kesinlikle birbirlerine karışmasın. Bu mümkün mü?…DNA paketleme işlemi, hem kompleks ve hassas bir süreçtir hem de DNA'nın uzunluğunu 1 milyon kat azaltabilmeyi başardığı için son derece verimlidir. (Dr. Jerry Bergman, “Divine Engineering: Unraveling DNA's Design”, Koinonia House Online; Unraveling DNA's Design)

Bir Hadis …

Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. (Buhari, İman 28, Savm 6; Müslim, Sıyam 203, Müsafirîn 175. Aynca bk. Ebu Davüd, Ramazan l, Savm 57; Tirmizî, Savm l. Cennet 4; Nesaî, Sıyam 39; İbni Mace, İkamet 173, Sıyam 2, 33)

Bir Ayet Bir Açıklama: Fatır Suresi, 11

15:42 Posted In

...Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır.(Fatır Suresi, 11)

Özellikle ölüm söz konusu olduğunda birçok insan, kader hakkında yanlış kanaatlere kapılır. "Kaderini yenmek", "kaderini değiştirmek" gibi yanlış mantıklar toplumda oldukça yaygındır. Kimi insanlar birtakım beklenti ve tahminlerini kader zannedip, bunların gerçekleşmediğini görünce de kaderin belirlendiği gibi gitmediğini, değiştiğini zannederler. Sanki kaderi önceden okumuş da, olaylar okudukları şekilde gelişmemiş gibi akılsızca bir tavır takınırlar. Bu tür çarpık ve tutarsız mantıklar, kaderin anlamının tam olarak kavranamamış olmasından kaynaklanır.

Kader, zaman ve mekan kavramlarını yoktan var eden ve bunları tamamen kontrol ve hakimiyetinde bulunduran, zaman ve mekana tabi olmayan Allah'ın, geçmiş ve gelecekteki tüm olayları zamansızlık boyutunda tespit etmesi ve yaratmasıdır. Zamanı Allah yaratmıştır, bu yüzden O, zamana bağımlı değildir. Allah'ın Katında herşeyin başı da, sonu da, sonsuzluk şeridindeki yeri de bellidir. Herşey olup bitmiştir.(Kader Nedir)

İnsanlar kader üzerinde değil, kader insanlar üzerinde belirleyici ve yaptırıcı bir unsurdur. Herşeyiyle kaderin bir parçası olan insan o kaderden bağımsız bir şekilde davranamaz. Kaderin dışına çıkamaz. Bu bir video kasetteki filmde yer alan oyuncunun, kasetten dışarı sıyrılıp maddi bir boyut kazanarak videonun başına oturması ve kendi bulunduğu kasette silmeler, eklemeler, değişiklikler yapmasına benzer ki, elbette bu kendi içinde çelişkili ve mantıksız bir durumdur.

Dolayısıyla, kaderi yenme, kaderin akışını değiştirme gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Unutulmamalıdır ki, "ben kaderimi değiştirdim" diyen bir insan da, aslında kaderinde yazılı olan bir cümleyi söylemektedir.(Allah Var)

Bunu bir örnekle açıklamak istersek; bir insan günlerce komada kalabilir, yeniden yaşama dönmesi imkansız gibi gözükebilir. Fakat aynı insanın, beklenenin aksine, tekrar eski sağlığına kavuşması, onun "kaderini yendiği" ya da doktorların onun "kaderini değiştirdiği" anlamına gelmez. Bu olay, o kişinin, kaderinde kendisi için belirlenmiş süreyi doldurmadığını gösterir. Bu da aynı kaderin bir parçasından başka bir şey değildir. Herşey gibi hastalanması ve tekrar iyileşmesi de Allah Katında yazılıp tespit edilmiştir.

HADİS

14:28 Posted In
"Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz."
(Müslim İhya'u Ulum'id-Din Huccetü'l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s.407)

Ölümün Her An Gelebileceğinin Unutulması Gaflete Neden Olur

14:44 Posted In

İnsanlar genelde ölümle hiç beklemedikleri bir anda, hiç beklemedikleri bir yerde karşılaşırlar. Yüce Allah (cc) bu gerçeği, "... Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır."

Her insanın ölüm anı henüz doğmamışken kaderinde bellidir. Şu anda yaşayanların ve doğacak olan tüm insanların ne zaman ölecekleri bellidir. Bu gerçek Kuran'da, "Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O'dur. Adı konulmuş ecel, O'nun Katındadır..." (Enam Suresi, 2) ayetiyle haber verilmektedir.

Ölüm vaktinin bilinmemesi insanın dünyadaki imtihanının bir sırrıdır. Bunun bilincinde olan mümin her an ölecekmiş gibi ahiret yurdu için hazırlık yapar. Cenab-ı Allah'ın tüm emir ve yasaklarını samimi bir şekilde hayatının her anında yerine getirir. İnsanın kendi ölüm anını bilmemesi, bazı insanlar için, onları gaflet içinde yaşamaya götüren sebeplerden biridir.

Örneğin iman etmeyen bir insan, Allah (cc) rızasının değil, nefsinin istekleri doğrultusunda yaşar. Öleceğini bilir, ancak ölümün ahirette ya cehennem ya da cennet yurdunda bir uyanış olduğunu kavrayamaz. Ölüm gaflet içindeki insanın zihninde sadece herşeyinden ve tüm sevdiklerinden uzaklaşarak, ebediyen onlardan ayrılmak düşüncesinden ibarettir. Bu nedenle de dünya hayatına tutkuyla bağlanır, ölümün konusunun geçmesinden bile rahatsız olur. Ölüm aklına geldiğinde ise başka şeyler düşünerek unutmaya çalışır. Ancak, her an hayatının sona ereceğini düşünmediği, ölüm üstünde tefekkür etmediği için, Allah (cc)'ın emir ve yasaklarını göz ardı eder ya da erteler. İbadet etmek için daha vakti olduğunu, yaşı ilerleyince yapacağını düşünür. Oysa ne kadar ömrü kaldığı konusunda hiçbir fikri yoktur. Ölümün her an gelebileceğini düşünmeden sürdürdüğü bu gaflet hali içinde Allah (cc)'ın emir ve yasaklarını yerine getirmeye zaman bulamadan, ölüm apansız gelip çatar. Gaflet içindeki bu insanların hep uzak gördükleri ölümle karşılaştıkları an Kuran'da şöyle bildirilir:

O inkar edenler, yüzlerinden ve sırtlarından ateşi püskürtemeyecekleri ve hiç yardım alamayacakları zamanı bir bilselerdi. Hayır, onlara apansız gelecek de, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak. (Enbiya Suresi, 39-40)

Hiçbir şeyin ölümü engellemesi ya da durdurması söz konusu değildir. Kuran'da bu gerçeğin haber verildiği bir ayet şu şekildedir:

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8)

İnsan her an ölebilir, bu gerçeği unutmaya ya da bu gerçekten kaçmaya çalışmak insanın gaflette olduğunun ya da hızla gaflet girdabına doğru sürüklendiğinin göstergesidir. Gafletten ve gafletin neden olabileceği maddi, manevi sıkıntılardan korunmak isteyen bir kimsenin ölümü düşünmekten kaçınmaması, tam tersine ölümü sıkça düşünürek ahlakını ve tavrını güzelleştirmesi gerekir. Zira, ölüm bir son değil, asıl ve sonsuz olan hayatımızın başlangıcıdır.


(Lokman Suresi, 34) ayetiyle bildirilmektedir.